Gönül istiyor ki her daim şu sayfada balık tarihi, kültürü,
lezzeti pişirip; yanına da nevaleyi koyup, efil efil muhabbet çevirelim. Lakin
memleketin her türlü tezgâhına öyle bir darlanıyoruz ki, zerre deme, keyfe
koşacak halimiz kalmıyor. Neyse ki, huylanan, sonra da dertlenip hanesine
çekilmeyen izan ve vicdan sahibi ahali var da, yanlarına ilişip kelamlarına ve
kıvamlarına varıyoruz. İki husus uzun zamandır dikkatimizi çekmekte: İlki
memleket balıklarının akıbeti, diğeri su ürünleri mühendislerinin durumu.
İlkine dair tertiplenen inayet kampanyası, ikincisine dair hedeflenen ‘ilmi’
teyakkuz haline vâkıf oluyoruz.
Belediyeler Göreve!
Malumunuz; yasaklara ve cezalara rağmen, başta çinekop olmak
üzere, cemi cümle yavru ‘mübarek’, tezgâhlarda cirit atıyor. Ortada garip bir
durum olduğu aşikâr ve garabet yasadan değil, yasanın uygulanmasından, yani
denetimden kaynaklanıyor. Peki nedir mevzunun aslı; konuya dikkat çeken sivil
toplum örgütlerinin ‘belediyeleri göreve çağırdığı’ metinden faydalanıyoruz.
Bir kere, mevcut 1380 No’lu yasada vücut bulan uygulamalar
ve bunların denetimi mahalle muhtarlarından kolluk kuvvetlerine kadar herkesi
sorumlu kılıyor. Haliyle mükellef bir curcuna hasıl oluyor. Başı sıkışan da adres
olarak daha gencecik bir kurum olan Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel
Müdürlüğü’nü adres gösteriyor. Halbuki bu kurumun lojistik ve kadro altyapısı
hal ve balık satış noktalarının (karada) denetimine yeterli değil. Gerek de yok
zaten. Müdürlüğün asli görevi meselenin ilmine, araştırmasına vâkıf olup,
bunları balıkçı ve ilgili camiaya anlatmak, kurumlar arasında yatay ve dikey
eşgüdümü sağlamak olmalıdır. Zaten sokaklarda düzenli gözetim ve denetimde olan
ilçe belediyeleri, daha geniş bir donanım ve etkinliğe sahip büyükşehir zabıta
ekipleri hadiseye pek kolay vâkıf olabilir. Bir de ‘akli ve teknik’ katkıyla
tabii: O da işin ilmi üzerine uzun eğitimlerden geçmiş su ürünleri
mühendislerini ‘danışman’ olarak kadrolu kılmakla... Hem Tarım Bakanlığı
yetkililerinin bu mühendis arkadaşları süreçte daha etkili kılmaya dönük
prensip kararları da vardı (sonu iyi olmasa da)...
Velhasıl, sivil toplum örgütleri, denetimde ‘belediyelerin
yetkili kılınması’ konusunda bir kampanya başlatıyorlar. Başbakanlık’a da
mektupla iletilen ‘Yasadışı balık satışına son: Belediyeler göreve’ başlıklı
metindeki taleplere bakalım:
* Belediyelerin kuruluş ve görevlerini belirleyen kanunun
1380 sayılı su ürünleri kanunu kapsamında tashih edilerek belediyelerin balık
satış noktalarında ilgili kanun kapsamında görev yapmalarının zorunlu hale
getirilmesi,
* Kanundaki değişikliğin gerçekleşmesinin akabinde belediye
zabıta teşkilatı yönetmeliklerinin hızla revize edilmesinin sağlanması,
* Belediye zabıta teşkilatları içinde ‘su ürünleri birimleri’
kurulmasının zorunluluk haline getirilmesi,
* Kurulacak olan ‘su ürünleri birimleri’nin 1380 sayılı
kanun kapsamında çalışabilmesi için birimlerde en az bir ‘su ürünleri teknik
personeli’nin istihdam edilmesi ve birim sorumluluğunun teknik personele
devredilmesi.
Kampanyaya (şimdilik) destek veren sivil toplum kuruluşları:
Küçükyalı Su Ürünleri Kooperatifi, SUDAK, Oltacı Dergisi, MERKODER, Sinop
AKUILA Su Sporları Kulübü, Mavi Kilikya Derneği, Yakakent Yelken Kulübü, Balık
Tutkunları Der., Su Ürünleri Mühendisleri Derneği, Greenpeace Akdeniz,
WWF-Türkiye. İnternet forumları: Balikdostlari.com, Balikavi.net,
Amatorbalikci.net, Baliktayiz.com, Ustabalikciyiz.biz, Balikpesinde.com. (Yer
kıtlığı nedeniyle örgüt isimlerini kısaltmalı veriyoruz. Kusura bakılmaya.)
Kadıköy Belediyesi, pas beklemeden topa girmişti. Diğer
belediyeler de kendi oyunlarını kurabilir. Sonuçta ‘bilinçli taraftar’ sayısı
da az değil. Tabii işin ‘yasal’ boyutu da tez zamanda tamamlanmalı.
Mühendisin Kaderi
Memlekette en kolay şey, ‘söz verip, gerisini koyvermek’...
Geçen yıl, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof.
Mustafa Sarı hocayla söyleşi yapmış, peşi sıra da mühendis kardeşlerimize
‘müjde’ vermiştik, yeni yılda bakanlığın 350 su ürünleri mühendisini kadrosuna
katacağına dair... Peki ne oldu: ‘Bakanlık 1044 mühendis ve 1556 veteriner
hekim olmak üzere 2600 personel aldı. 1044 mühendisin 946’ı ziraat
mühendisiyken, sadece 28’i su ürünleri mühendisi, 10’u da balıkçılık
teknolojisi mühendisi, geri kalanı diğer mühendisler’. Söz: 350, eylem: 28.
İşin adını aritmetik (içeriğinden bağımsız) olarak koyalım: ‘Standart’ sapma!
Peşi sıra da sözü Mustafa hocaya bırakalım, fikri takip kıvamında: “6 Ocak
2012’de Hatay’da yaptığımız toplantıda, hem müsteşar hem de Balıkçılık ve Su
Ürünleri Gen. Müd.’ü bize 350 su ürünleri mühendisi almayı planladıklarını
ifade etmişlerdi. 28 kişi tam bir komedi. Toplam personel alımının sadece yüzde
1’ine karşılık geliyor.”
‘Kadro’ Tamam ama
“Biz dekanlar olarak bunu kabul etmiyoruz. Diğer meslek
dallarının atamalarına seviniyoruz ama su ürünleri mühendislerinin hakkını
koruma konusunda kararlıyız. Bir taraftan bakanlık altında genel müdürlük
kuruluyor, diğer taraftan buralara hayat verecek mühendislerimiz atanmıyor.
Yakın zamanda bu konu başta olmak üzere tüm sorunlara ilişkin bakanlık
yetkilileri ile bir araya geleceğiz.”
Ez cümle: Eldeki ‘oyuncular’ hiç fena değil, taraftar da
‘yönetimin kararlarının’ arkasında. E artık buna uygun bir ‘oyun sistemi’ kurmak
Allah’ın emri oluyor!
Tan Morgül
Kaynak: Radikal