Bulunduğu
ekositemin yerlisi olmayan ve değiṣik etkenlerle o bölgeye gelen flora ve fauna
türlerine istilaci (egzotik) türler deniliyor.
Kendi doğal sistemlerinden baṣka
bir habitata gelerek yayılmaya baṣlayan istilacı türler, yerli türlerin doğal
ortamlarında yok olmalarına neden oluyor. Ayrıca ekolojik anlamda ciddi
tahribatlara yol açan bu türler, balık kaynaklarını azaltarak ekonomik anlamda
da zarar oluşturuyorlar.
Dünya genelinde bilinen ve en tehlikeli olarak
sınıflandırılan istilacı türler;
______________________________________________________________
Taşındıkları
bölgede hemen yerleşme ve çok çabuk yayılma kabiliyetleri vardır. 2 yıl
içerisinde 12 milyon bireye kadar populasyonlarını genişletebilmekteler. Doymak
bilmeyen bir yeme güdüleri vardır, balık ölüleri de dahil olmak üzere ne
bulsalar yerler. Genelde tercihleri midye, deniz tarağı ve istiridyeden
yanadır. Balık ve İstiridye yataklarına karşı son derece zararlıdırlar.
Akuakültürü kötü etkilerler.
______________________________________________________________
Carcinus
maenas (Kıyı Yengeci)
Midye
üreticilerinin korkulu rüyasıdır. Çift kabuklular (bivalves), yumuşakçalar
(mollusks) ve kabuklular (crustaceans) için hem avcı hem de rekabet ortamı
demektirler. Balıkçılık, akuakültür ve ekosisteme olumsuz etkileri bulunur.
Lagüner sahalarda, predasyon, rekabet ve habitat oluşturma özelliklerinden
ötürü, tür populasyonunu ve tür çeşitliliğini azalttığı bilinmektedir. Çok
geniş bir besit dieti bulunur, 158 genusa ait türler ile beslendiği
bilinmektedir.
______________________________________________________________
Caulerpa
taxifolia (Katil Yosun)
Tropikal
okyanus suları ve denizlerin yerli türüdür. 1980′lerden beri Akvaryumlarda
dekoratif amaçlı olarak kullanılan, işgalci bir deniz yosunudur. Soğuğa
dayanıklı bir ırk kaza sonucu Monaco Oşinografi Müzesi’nin deşarj suyu ile
Akdeniz’e karışmış ve sonra yayılmıştır. Akdeniz’de tespit edildiği ilk sene
1984′tür. Şu an için deniz zemininde 13000 hektardan fazla alana yayılmış
bulunmaktadır. Kalabalık birey grupları meydana getirerek, yerli su
yosunlarının yerleşmesini engeller, neredeyse bütün deniz yaşamına engel olur,
yerel balıkçılığı da etkiler. Salgıladıkları toksinler, Akdeniz’deki esas otçul
türler olan deniz kestanelerini ve onların yumurtalarını etkilemektedir. Toksin
seviyeleri Temmuz-Ekim döneminde en yüksek düzeye ulaşırken, Mart-Nisan döneminde
en düşük düzeye iner. Ek olarak, Akdeniz’de Deniz Çayırları’nı oluşturan
Posidonia oceanicia gibi yerli yosun türlerini de etkilemektedirler, dip
yapısna zarar veren yanlış balıkçılık teknikleri ve deniz kıyısındaki
tatilcilerin tercihleri sebebi ile Posidonia oceanica gibi türler zaten tehlike
altındadır.
______________________________________________________________
Kuyruğunun
ucundaki çengel benzeri ouşum sebebi ile bu şekilde sınıflandırılmaktadır.
Hazar Denizi’nin yerli türüdür. Doğal yaşam alanının dışında, Doğu Avrupa’daki
bazı su yollarında ve Baltık Denizi’nde işgalci tür haline gelmiştir. Türkiye
için İşgalci Tür olarak sınıflandırılmıştır. Balık ağlarını ve diğer
ekipmanları kaplayarak ekonomik zarara sebep olmaktadırlar.. Doymak bilmez
avcılardır, ve diğer planktonla beslenen omurgalı ve omurgasızlarla rekabete
girebilirler. Bu rekabet, zooplanktonlarla beslenen balık ve balık larvalarının
bolluğunu ve durumunu etkileyebilir.
______________________________________________________________
Nehrin
denize açıldığı acı su ortamlarında bile yaşayabilirler. Nehir etrafındaki
bataklılarda, küçük su birikintilerinde, Pirinç tarlalarında ve çamurlu sularda
yaşarlar. Oksijenin yetersiz olduğu durumlarda sudan çıkıp çırpınarak adeta
yürüyerek başka bir su birikintisine doğru yol alırlar, özellikle yağışlı
sezonda sel ve nehir yataklarının taştığı durumlarda, yeni su birikintilerinin
oluşması üzerine beğenmedikleri ortamdan çıkıp uzun süre karada yol alarak yeni
yaşam bölgelerine ulaşabilirler. Kurak dönemin gelmesi ve sellerin oluşturduğu
su birikintilerinin yetersiz kalması üzerine, geldikleri Mekong nehrine
tekrardan geri dönerler. Yerli halk tarafından yiyecek amaçlı avlanırlar.
Akuakültür işletmelerine saldırarak bir çok sayıda balığa zarar verir ve tüketirler.
Fırsatçı canlılar olarak bilinirler, küçük alanlarda kısa sürede rakiplerini
elemine eder ve dominant (baskın) tür haline gelirler.
Yetişkinler
ve de yavrular bentik organizmalar (kabuklular v.s.) ve bitkisel maddeler ile
beslenirler. Beslenme sırasında zemindeki çamuru kaldırdıkları için suyun
bulanmasına sebep olmaktadırlar, bu da ekosistem üzerinde etkili olmaktadır.
Hazar
Denizi’nin ve Karadeniz’in yerli türüdür. Şu anda Birleşik Krallık (UK), Batı
Avrupa, Kanada ve ABD’ye yayılmış bulunmaktadır. Türkiye için yerli tür olarak
kabul edilmektedir. Besin için zooplanktonlarla mücadele halindedir, bu yüzden
yerel besin zincirlerine zarar verir. Yerel yumuşakçaların ekolojik görevlerini
yerine getirmelerini engelleyerek büyük ekonomik zararlara sebep olur. Yerel
midye türlerine yapışarak onları öldürürler. Planktonları süzdükleri için suyun
berraklığını arttırırlar, berraklık arttıkça, güneş ışığı daha derinlere
ulaşabilir, bu da fotosentetik organizmaların daha derinlerde de
gelişebilmesine imkan verir. Motorlara yapışırlar ve soğutma sularının
bulunduğu sistemlerde kanalları tıkanmasına sebep olurlar.
Eichhornia
crassipes (Su Sümbülü)
Tuzlu
su, tatlı su ve karasal damarlı makrofitleri arasında en hızlı çoğalan türdür,
işgalci olarak bulunduğu habitatı dönüştürür, tropikal,sıcak ve ılıman tatlı su
habitatlarının bir çoğunda en önemli yabani ot türü haline gelmiştir. Durgun ve
yavaş akan sularda tek türlü sık bir örtü meydana getirir, bu örtü suyum
içerisine bulunan çözünmüş oksijen miktarını azaltır, organik çökel (sediment)
miktarını arttırır. Bu örtüler yerli sucul bitki ve hayvan populasyonlarının
yerini alır. Su üstünde serbest bir şekilde yüzer, sulama kanallarının
tıkanmasına yol açtığı gibi, balıkçılık faaliyetlerine de engel olmaktadır.
Türkiye için işgalci tür olarak sınıflandırılmamıştır.
Gambusia
affinis (Sivrisinek Balığı)
Sivrisinek
balığı olarak da bilinen bu balık, diğer türlere nazaran sivrisineklere karşı
daha fazla predasyonu ile ünlüdür. Oldukça agresif ve saldırgandır. Bir çok
balığın yüzgeçlerine zarar verir ve ölümlerine sebep olur. Seçici predasyon
özelliği neticesinde, zooplankton, böcek ve krustase populasyonlarının
dinamiklerini etkiler.
Lates
niloticus (Nil Levreği)
Türkiye
için bir işgalci tür değildir, esas etkisini Afrika’da ( Kenya, Uganda,
Tanzanya) bulunan ve dünyanın 2. büyük gölü ve aynı zamanda dünyanın en büyük
tropikal gölü olan Viktorya Gölü’nde yaşayan yerli Çiklid balık nüfusu üzerinde
göstermiştir. Nil Levreği, İngiliz koloni yönetimi tarafından 1950′lerde
balıkçılığı geliştirmek amacıyla kasten göle bırakıldıktan sonra hızlı bir
nüfus artışı göstermiştir ve bu süreçte algler ile beslenen çiklid türlerinin
boyutları hızla küçülmüş ve büyük kısmı yok olma sınırına gelmiştir. Bu
sebeple, bugün büyük alg artışları yaşanmakta, çiklidler tarafından avlanarak
nüfusu kontrol edilen bazı böcek türlerinin sayısında da büyük artış
görülmektedir. 1960′lardan önce göldeki balıkların %70′i Çiklit familyasından
küçük ve kemikli bir balık olan Haplochromis balıklarından meydana gelirken,
Nil Levreklerinin göle yayılmasından sonra bu oran %1′e düşmüştür.
Populasyonunun
büyümesi daha küçük balıkların populasyonlarının hızla azalmasına ya da küçük
balık populasyonlarının başka bölgelere kayması ile sonuçlanmasına neden olur.
Mnemiopsis
leidyi (Taraklı Denizanası)
Meroplanktonların
da dahil olduğu yenebilir zooplanktonların, açık deniz balığı yumutalarının ve
larvaların başlıca etçil avcılarından birisidir, bu yüzden balıkçılığın
çökmesine sebep olur. Genelde taraklı deniz anası veya deniz cevizi olarak
isimlendirilir. Güney ve Kuzey Amerika Atlantik sahili boyunca ılımandan
subtropikale haliçlerin yerli türüdür. 1980′lerin başlarında gemilerin balast
sularından Karadeniz’e yayılmıştır ve tüm ekosistem üzerinde yıkıma varan
etkisi olmuştur. 20. yüzyılın son yirmi yılında Azov, Marmara, Ege Denizi’ne ve
son olarak petrol tankerlerinin balast sularından Hazar Denizi’ne yayılmıştır.
Zooplanktonların başlıca avcılarından biridir ve balıkçılığın çökmesi ile
ilişkilidir. Meroplanktonların da dahil olduğu yenebilir zooplanktonların, açık
deniz balığı yumurtalarının ve larvaların etçil avcılarından biridir. İşgal
ettiği yerlerdeki besin zinciri üzerinde olumsuz etkileri vardır. Karadeniz ve
Azov Denizi’ ndeki zooplankton, ihtiyoplankton ve zooplanktonla beslenen balık
stokları hepsi büyük değişim geçirmiştir. Etkisini Karadeniz’in açık deniz
ekosisteminin bozulması ve açık deniz ekosisteminin ana
bileşenlerinin(zooplankton) biyoçeşitliliğinin, bolluk ve biyokütlesinin hızlı
bir şekilde azalması şeklinde göstermiştir. Karadeniz ve Azov Denizi’ndeki
balık stokları, besin kaynaklarının yumurta ve larva aşamasında avlanmasından
dolayı kötüye gitmiştir. Hazar Denizi’ndeki etkiler Karadeniz’den daha hızlı ve
daha büyük olmuştur.
Bentik
komünitenin dinamiklerini değiştirdiği ve bölgede diğer rekabetçi midye
türlerinin arasında kısa sürede baskın hale geldiği bilinmektedir. Bunun
nedenleri arasında yerli midye türlerine oranla daha hızlı büyümesi, daha
dayanıklı olması ve diğer türlere oranla daha fazla sayıda yeni birey
oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca yerli türlere oranla açık havada daha
uzun süre canlı kalabilmektedir.
Etkileri
arasında melez oluşturma, hastalık taşıma, rekabet ortamı oluşturma ve
predasyon sayılabilir. Bulunduğu bölgedeki diğer alabalık türleri ile hibrit
(melez) canlılar oluşturabilir ve diğer alabalık populasyonlarını etkiler.
Taşıdığı protozoan canlıları diğer alabalıklara bulaşması ile sinir
sistemlerinin etkilenmesine ve zigzaglar ile yüzmelerine varan bozuklukların
oluşmasına sebebiyet verir ve doğal populasyonları etkiler. Bir çok ülke
tarafından bu türün yerli balık populasyonları, kurbağalar ve omurgasızlar için
sınırlayıcı olduğu rapor edilmiştir.
Oreochromis
mossambicus (Siyah Mozambik)
Bir
çok bölgede yerli balıklar için oluşturduğu rekabet ortamı ve yumurtlama alanı
kısıtlaması nedeniyle populasyonları etkilemektedir.
Yerli
sucul bitkileri ve populasyonlarını kısa sürede etkileyerek, bölgede bulunan
habitatları ve dolayısıyla da oluşmuş habitatlardan yararlanan diğer canlıları
direk ve dolaylı yollardan etkiler. Pirinç ve Kulkas kökü gibi ürünlere verdiği
zararlar ile bir çok ülkeyi çok büyük maddi zararlara uğratmıştır.
Potamocorbula
amurensis (Asya Deniz Tarağı)
Asya
deniz tarağı yerleştiği bölgede süzerek beslenme yolu ile aşırı derecede fito
ve zooplankton tüketiminde bulunur ve bölgede bulunan bütün dinamikleri
etkiler. Çok kısa sürede dominant hale gelir, lagüner sahaların %95′lik kısmını
kaplayabilir bu da diğer türler için hem beslenme, hem büyüme ve hem de üreme
için alan bırakmaması anlamına gelir. Bentik tür çeşitliliği bulunduğu
bölgelerde besin eksikliği nedeniyle hızla düşer.
Salmo
trutta (Alabalık)
Yerli
balık populasyonlarının sınırlanmasına, azalmasına ve yer değiştirmesine neden
olur. Predasyon ve oluşturduğu gıda rekabeti ile ortamda dominant hale
gelebilir. Nadir olarak görülse de melez oluşturması da mümkündür.
Undaria
pinnatifida (Wakame Deniz Yosunu)
Bu
türün etkileri tam olarak anlaşılamamakla birlikte bulunduğu bölgeye göre de
değişiklik göstermektedir. Doğal deniz yosunu populasyonlarını elemine
edebilir. Ekosistemin yapısını olumsuz etkiler. Akuakültür yapılan bölgelerde
yayılı göstermesi suyun kirlenmesine ve yeterli su değişiminin kafeslerde
gerçekleşmemesine neden olur.
____________________________________________
M. Doğan Özdemir